92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak onarmak
1. Bir saban demirini burunlatmak için uzun bir yolu taban tepmeden onarıveriyordu.
1. Bir saban demirini burunlatmak için uzun bir yolu taban tepmeden onarıveriyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Onar onar sıralanmış
2. Her biri on birimden oluşan
1. isim , isim , isim , isim , Onarmak işi
1. Günün birinde kolları sıvayıp ve eline irili ufaklı aletler alıp bunu onarmaya kalkışmıştı.
1. Günün birinde kolları sıvayıp ve eline irili ufaklı aletler alıp bunu onarmaya kalkışmıştı.
1. -i , -i , -i , -i , Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek
1. Bozuk bir saati onardı.
1. Bozuk bir saati onardı.
2. Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşlenen bir kusuru, yapılan bir yanlışlığı giderecek veya önleyecek davranışlarda bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Onarma işini birine yaptırmak, tamir ettirmek
1. Fatih Sultan Mehmet onu onarttığı gibi III. Murat da 1582 yılında yenilemiştir.
1. Fatih Sultan Mehmet onu onarttığı gibi III. Murat da 1582 yılında yenilemiştir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı rıza göstermek, razı olmak
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Özenli, düzgün, uygun
2. Yararlı
3. Dürüst, iyi ahlaklı
1. isim , isim , isim , isim , Uygun bulma, tasdik, icazet, izin
1. Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi.
1. Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi.
1. onaylanmasını sağlamak, kabul veya tasdik ettirmek
1. Orhan Veli'nin Garip'i, arkadaşlarının onayını almadan çıkardığını anlatmıştır.
1. Orhan Veli'nin Garip'i, arkadaşlarının onayını almadan çıkardığını anlatmıştır.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Diğerlerine örnek olmak üzere bir işe ilk önce başlamak` anlamındaki önayak olmak deyiminde geçer
1. Ekrem daha önceden durumu annesine yazmış, bu hayırlı iş için önayak olmalarını istemiş.
1. Ekrem daha önceden durumu annesine yazmış, bu hayırlı iş için önayak olmalarını istemiş.
1. isim , isim , isim , isim , Onaylamak işi, tasdik, tasdikleme, konfirmasyon, sertifikasyon
1. -i , -i , -i , -i , Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek, tasdiklemek
1. Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız.
1. Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız.
2. Denetlemek, doğrulamak
1. isim , isim , isim , isim , Onaylanmak işi, tasdiklenme
1. Oynanacak oyunların önceden onaylanması birtakım gülünç olaylara da yol açıyordu.
1. Oynanacak oyunların önceden onaylanması birtakım gülünç olaylara da yol açıyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onaylama işi yapılmak veya onaylama işine konu olmak, tasdiklenmek, tasdik edilmek
1. -i , -i , -i , -i , Onaylatma ihtimali veya imkânı bulunmak, tasdikletebilmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onaylatma işi yapılmak, tasdikletilmek